Yerel Tatlar Festivali için geldiğimiz Bozcaada'nın serin sularına daldık. Şurup gibiydi şurup...
Tabi Ada'nın diğer nimetlerinden yararlanmayı da ihmal etmedik. Madam Niça, Asma6 ve Yalova Restaurant'da "Yeniden Yaz" rakımız eşliğinde biribirinden leziz mezeler yedik. Şaraplarımızı reçellerimizi aldık. Koy koy dolaşıp denizlere daldık! Mayıs'ta sezon tekrar açıldığında listenize bu 2 günlük kaçamağı mutlaka alın!
Yunan Adaları seyahatimizin son durağı Leros'taki son günümüzde denize girmek için gittiğimiz Gourna Beach'te inanılmaz lezzetli bir tesadüfle karşılaştık: GOURNA RESTAURANT. Aslında yemek yemeyecektik ama mekanın sahibi Fotis inatla bize yememiz konusunda ısrar edince mecbur masaya oturduk. İyi ki oturmuşuz. Deniz kestanesinden dinlendirilmiş ahtapota, barbeküde istiridyeden ballı tarçınlı kadayıflı peynire kadar... Neler yedik neler!! Şiddetle öneriyorum.
*Bu arada Gourna'nın kumsalı denize girmek için ideal. Suyu tertemiz. Metrelerce bel hizasında, tam çimmelik.
Son 2 günümüzde adaların en pamuğu Leros'ta İtalyan etkisinde kalmış bir kasaba hayatı yaşadık. Nefis denizi, mimarisi, tatlı dükkanları ve tavernalarıyla gerçekten görülmeye değer bir yapısı var. Özellikle Mylos Tavern'de yemek yemeden dönmemenizi öneriyorum. Burası diğerlerine göre biraz daha üst kalite ve lezzette sunum yapan bir mekan. Hava kararmadan mavi duvarların arasından deniz kenarına inerek masanıza oturun ve önden güzel bir şarap & ahtapot carpaccio eşliğinde günü batırın!!
Acaba Patmos bu yürüyen alter-ego'lara hazır mı diye sorduk. Olmadıklarını gördük, eğlendik, döndük.
Kalymnos'a vardıktan hemen sonra arabamızı kiralayıp airbnb'den kiraladığımız evimize doğru yola çıktık. Acaba evde kalıp manzaranın keyfini mi çıkarsak derken hepimizde tatlı bir deniz ihtiyacı olduğunu farkedip Kalymnos'un en lokal koylarından biri olan Arginonta'ya geldik. Kulübeden hallice minik bir odanın içerisinden çıkan leziz kokuları takip edince masmavi bir denize ulaşıyorsunuz. Ada kekiğiyle süslenmiş ev patatesinin yanına Mythoslarımızı açtık tabiki. Gün boyu burda deniz ve sohbet keyfi yaptıktan sonra bahsettiğim kulübenin 100 metre ilerisinde Kekik Balı satan Teo Tavern adında minik bir dükkan göreceksiniz. Balınızı mutlaka buradan alın.
Akşam yemeği içinse manzarası, ambiyansı & mezeleriyle kuşkusuz Aegean Tavern tek önerim!
Finale kalan "Organik Hoşaf" projesi için ben de acilinden reklam kampanyası çalıştım.